Oyun Oyna, Kilo Ver - Bölüm 1: Hazırlık & Deneme

Oynadığım ilk oyun babamın 2006'da bana aldığı PSP'ye çıkan Burnout Dominator'dı. Sonraki 19 yıl içerisinde normal satın alımların yanında hem Game Pass ve Humble Choice gibi abonelik servisleri hem de Humble Bundle ve Fanatical gibi bir sürü oyunu paket halinde satan siteler sayesinde ortalama bir insanın oynayabileceğinden çok daha fazla oyunu oynadım. Aynı zamanda oynadığım oyunları "Daha oynanacak onlarca oyun var." mantığı ile hızlıca bitirip bir sonrakine geçtim. Fakat birkaç hafta önce çocukluk halimin asla beklemediği bir durumla yüzleşmek zorunda kaldım: Şu ana kadar çıkmış oyunlar arasından ilgimi çeken bütün oyunları satın almıştım. Halen denemediğim yüzlerce oyun var ancak satın almadığım oyunların hiçbiri şu anda ilgimi çekmiyor. Bu tabii ki benim denemek istediğim bütün oyunları denediğim anlamına gelmiyor: Pek çok oyuncu gibi ben de büyük bir backlog biriktirdim. Fakat oynayacak yeni oyun aradığımda kütüphanemde biriken oyunlardan birini seçmek yerine o anda devam eden indirimlere bakıp oradan oyun seçmeyi tercih ediyordum. Ama geçen hafta indirimdeki oyunlara baktığımda hiçbir oyunu almak istemediğimi fark ettiğimde artık bu büyük backlog'u eritme vaktinin geldiğine karar verdim. Eritmek demişken, neredeyse yaz olduğuna göre yağları eritme vakti de geldi. O zaman şöyle yapacağım: Hem backlog'daki oyunları teker teker deneyeceğim, hem de yaz bitmeden sağlam bir vücuda kavuşacağım. Peki bu iş nasıl olacak?

1. Hazırlık

Öncelikle XBOX'ımda biriken oyunlar içerisinde kaybolmamak adına, bu rutine başlamadan önce kütüphanemi backlog oyunlarını rahatça bulabilecek şekilde ayarlamam gerekiyor. Bunun için bitirdiğim veya devam etmek istemediğim oyunları kütüphanemde gizledim, kalan oyunların üzerine Xbox Game Pass ve Ubisoft+'ta denemek istediğim oyunları da eklediğimde backlog'u hazırlamış oldum.

Oyun ile sporu birleştirmek bir süredir kafamda olan bir plandı ancak tam olarak nasıl yapacağımı bilmiyordum. Bir gün takip ettiğim bir Youtuber'ın benzer bir şeyi yaptığını gördüm ve onun oluşturduğu rutinden başlayıp kendi şartlarıma göre birkaç değişiklik yapmaya karar verdim. Şimdi size planımı gerçekleştirmek için aldığım ekipmanları göstereyim.

Yürüme bantlarını araştırdıktan sonra WalkingPad Z1 modelini tercih ettim.

Yürüme bandını oyun oynarken yürüyüş yapmak için kullanacağım. Niyetim hafta içi her gün 2 saat, hafta sonu ise her gün 3 saat kadar yürümek. Böylece hobimin beni koltuğa yapıştırmasına engel olmuş olacağım. Fakat sadece yürüme bandı ile istediğim hedefe ulaşabileceğimden emin değilim. Diğer taraftan her gün yürüme bandına çıkmaktan çabucak sıkılacağımı düşünüyorum. İki problem için de çözümüm var.

Bu setteki ağırlıklar dambıl veya kettlebell şeklinde de kullanılabiliyor, fakat başlangıçta halter olarak kullanacağım.

Yürüme bandının yanında ağırlık çalışmanın mantıklı olduğunu düşündüğümden bir de ağırlık seti aldım. Bu ağırlık setiyle yapacağım hareketleri kendim hazırladığım çark belirleyecek. Oyuna göre belirlediğim koşullar her gerçekleştiğinde çarkı bir kez çevireceğim, oradan hangi hareket gelirse ondan bir set yapacağım (Bazı durumlarda çarkı birden fazla kez çevirebilirim.)

Planımı belirledikten sonra sıra deneme testine geldi. Bu test sayesinde ileride yaşayabileceğim zorlukları görüp ona göre önlemler alabileceğim. Deneme için belirlediğim oyun ise backlog'uma dahil olan bir oyun değil. Onun yerine yeni çıkan bir oyunu tercih ettim.

2. Deneme - Doom: The Dark Ages

Uzun süredir çıkmasını beklediğim Doom: The Dark Ages, hızlı temposu ve birinci şahıs bakış açısı ile bu fikrimi test etmek için mükemmel bir oyun oldu. Oyun oynarken hareket halinde olmaya yavaş yavaş alışsam da banttan birkaç kere düştüğüm oldu. Şu an için bunu yürüme hızımın oyundaki karakterin hareket hızını taklit etmesine ve oyunun First Person bakış açısına bağlıyorum. Diğer tarafta bantta yürümeye alıştıktan sonra, kafamda belirlediğim hızın yavaş kaldığını fark edip bant hızını arttırmaya karar verdim. Sırf bunun için bile yaptığım denemenin faydalı olduğunu düşünüyorum.

Bu deneme ağırlık tarafında da çarkı çevireceğim durumları belirleme konusunda bana destek oldu: Öncelikle, oynadığım oyuna bakmaksızın, her yenildiğimde (ölüm, tamamlanamayan görev vb.) ve görev tamamladığımda çarkı en az bir kere çevireceğim. Diğer koşulları belirleme konusunda ise oyundaki mekanikleri bilmenin önemli olduğunu fark ettim. O yüzden listeye yapacağım eklemelerde reaktif olacak, oyunu gördükçe listeye eklemeler yapacağım. Listeden çıkarma yapmak ise yasak.

Biraz da bu koşulların oyun tecrübemi nasıl etkilediğinden bahsetmek istiyorum: Doom: The Dark Ages'ın (güncellemeler öncesi) serinin en kolay oyunu olmasına rağmen Ultra-Violence zorluğunda geçemediğim kısımlar olması beni bayağı şaşırttı. Hatta bir iki kısmını geçebilmem için yürüme bandından inmem gerekti. Hem bantta yürüyüp hem oyunu oynamaya çalışmanın daha fazla hata yapmama sebep olacağını tahmin ediyordum tabii ki. Yine de kolay bir kısmı yarım saatte zar zor geçebilmek üzmüyor değil.

Banttayken bölümü geçemeyince bu şekilde hissediyorum.

Bantta yürürken düşmemeye çalışmanın oyunun hikayesini takip etmemi zorlaştıracağından %100 emindim. Bu konudaki düşüncem yanlış olduğu için çok mutluyum. Bunun sebeplerinden biri Doom: The Dark Ages'ın hikayesinin çoğunlukla ara sahnelerle ilerlemesi olabilir. Yine de backlog'umdaki azımsanamayacak sayıdaki hikaye ağırlıklı oyunları oynarken yürüme bandının bir handikap olmayacağını görmek beni önemli ölçüde rahatlattı.

Günün sonunda bu deneme, böyle bir işe girişmenin doğru olduğunu bana gösterdi. Tabii ileride fikrim değişebilir: Backlog'daki oyunların hepsinin üstünden geçmek aylar alabilir ve Doom: The Dark Ages'ı bitirmem sadece 1 hafta sürdü. Ama bu kısa sürede bile yarım kilo vermeyi başardım. Buradan ne kadar etkili olduğunu anlamak zor olsa da benim oluşturduğum sistemin bir işe yaradığını görebiliyorum. Bu yüzden şimdilik bu şekilde devam edeceğim. Bir sonraki bölüm yayınlandığında linkini aşağıya bırakacağım. Beni bu yolculukta takip ettiğiniz için şimdiden teşekkür ediyorum.